Paris'in Sıfır Noktası: Shakespeare and Company
Herkese merhaba,
Paris'e gitmeden önce dönünce birkaç gezi yazısı yazarım diye düşünmüştüm ama yazamadım. Neden acaba? :) Fotoğraflarıma baktıkça acı çekmiyor değilim. Ama geçen gün babama fotoğrafları gösterip anılarımızı anlatmaya başladığımızda çoğu detayı unutmaya başladığımı fark ettim. Bu nedenle, biraz da kendime not olsun diye sizi bu dünya üstünde en sevdiğim yerlerden birine, Paris'in sıfır noktası Shakespeare and Company'e götürmek istedim.
Öncelikle dikkat: Bu yazıda bol bol beni göreceksiniz :) Çünkü eşim benim ucundan kıyısından olmadığım tek bir kare bile çekmemiş :)
Shakespeare and Co.'yu nereden duyduğunuzu hatırlamaya mı çalışıyorsunuz? Hemen söyleyeyim. Bu dünya tarihinin en güzel ve unutulmaz filmlerinden biri olan Before Sunset'ten. Kahramanlarımız, yıllar sonra o kitabevinde yeniden karşılaşıyor ve aşk başlıyordu. Yakın geçmişte de, Woody Allen Midnight in Paris'te yine bizi o sıcacık kitabevine götürmüştü. Her iki filmi de izlemeyenlere daha fazla spoiler vermemek için doğrudan kitabevinin hikayesine geçiyorum.
Shakespeare and Co., dünyanın en ünlü kitabevlerinden biri. 1919 yılında Amerikalı edebiyat aşığı Slyvia Beach tarafından kurulmuş. Fransızlara tarihte az (!) çektirmiş olan Almanlar 2. Dünya Savaşı sırasında Paris'i kuşattıklarında bu kitabevi de kapanmak zorunda kalmış. Savaş sonrasında, George Whitman Slyvia Beach'in anısına bu kitabevine yeniden hayat vermiş. Ve ilk yeri olan Luxemburg Bahçeleri'ne yakın bir noktadan, Notre Dame'ın hemen karşı kıyısına taşınmış Shakespeare and Co.
Shakespeare and Co. bir ütopya aslında. Girer girmez o büyülü atmosfer sizi ele geçiriyor. Kitabevi, yüzyıla inat, tarihi ve sıcacık havasını koruyor. İçeride tatlı bir kedi dolaşıyor kitapların üstünde. Az ileride Celine'in durduğu noktadan Jesse'in kitap imzaladığı noktaya bakıyoruz. O anların, içerideki sıcacık ortamın saatlerce fotoğrafını çekebilirim. Ama girişteki fotoğraf çekilmemesi uyarısına ve içeride aşkla kitap okuyan kitapseverlere saygımızdan dokunmuyoruz makinemize. Sadece, öyle bir tesadüf beni karşılıyor ki, dayanamayıp gizlice onu çekiyorum. Tarihin ve Paris'in bana küçük bir sürprizi. Meşhur Julia Child'ın, evet evet Julie and Julia'nın, o filme konu olan kitabı: Mastering The Art of French Cooking. Onu da anlattığım bir yazım vardı: Tıkk Tıkk
Üst katında sadece kitabevinde çalışmak karşılığında genç yazar adayları ve gezginler (üstelik okuduğum kadarı ile birkaç saat çalışmak karşılığında) yaşayabiliyor. Tarihte birçok yazar da o üst kata izini bırakmış. Sadece bu kadar da değil, ödünç kitap da alıp okuyabiliyorsunuz burada. Dünyanın, dünyayı alt etmiş tek yeri sanki...
Bir diğer önemli iki nokta ise, bu kitabevinden geçen ünlü yazarlar (Ernest Hemingway, Ezra Pound, F. Scott Fitzgerald, Gertrude Stein, George Antheil, Man Ray ve James Joyce) ve özellikle hiçbir yayıncının basmadığı meşhur Ulysses'in de burada basılması.
Kitabevinin önündeyken içeri bir süre giremedik. Harika bir ses bizi kapıda karşıladı. Biz de birçok kişi gibi içeri giremedik ve mest olduk, kaldık.
Biz, Paris gezimizde Shakespeare and Co.'ya çok yakın bir noktada kalıyorduk. Bu nedenle, defalarca önünden geçtik, hatta son günümüzde içeriye girecek vaktim olamasa da dayanamayıp el salladım bu ütöpik mekana. Elimde olsa, her gün içeride saatlerimi geçirebilirdim. Satın aldığım Secrets of Macarons kitabıma Zero Kilometre damgası basılırken, kasada işini severek yapan ve tarzlarının güzelliğinden gözümü alamadığım iki kadına, bu kitabevinin dünyanın en güzel çalışma yeri olduğundan bahsettim. Nerelerden ve neden geldiğimi anlattım. Anlattıklarımdan etkilenmekle birlikte, istediğim zaman istediğim kadar çalışabileceğimi ve bundan mutluluk duyacaklarını söylediler. :) Oysa, sevgili Fransız Başkonsolosluğu da ben vize almak isterken bundan korkup beni ek evraklarla azıcık süründürüp sonra da vizemi vermişlerdi. Düşünüyorum da o vize 5 Şubat'a kadar geçerli ve hala geçerli 24 günü var, bir mucize olsa ya? :) Gerçi Fransa'nın yaşadığı zorlu süreci düşündüğümde içim sızlıyor, terör belası ile yıllardır savaşan bir ülkenin vatandaşı olarak güzel günlerin geri gelmesini diliyorum.
Yolunuz bu güzel şehre düşerse, Louvre, Notre Dame, Eiffel planlarınızın yanına bir de Shakespeare and Co.'yu ekleyin derim.
Sevgiler...
Paris'e gitmeden önce dönünce birkaç gezi yazısı yazarım diye düşünmüştüm ama yazamadım. Neden acaba? :) Fotoğraflarıma baktıkça acı çekmiyor değilim. Ama geçen gün babama fotoğrafları gösterip anılarımızı anlatmaya başladığımızda çoğu detayı unutmaya başladığımı fark ettim. Bu nedenle, biraz da kendime not olsun diye sizi bu dünya üstünde en sevdiğim yerlerden birine, Paris'in sıfır noktası Shakespeare and Company'e götürmek istedim.
Öncelikle dikkat: Bu yazıda bol bol beni göreceksiniz :) Çünkü eşim benim ucundan kıyısından olmadığım tek bir kare bile çekmemiş :)
Shakespeare and Co.'yu nereden duyduğunuzu hatırlamaya mı çalışıyorsunuz? Hemen söyleyeyim. Bu dünya tarihinin en güzel ve unutulmaz filmlerinden biri olan Before Sunset'ten. Kahramanlarımız, yıllar sonra o kitabevinde yeniden karşılaşıyor ve aşk başlıyordu. Yakın geçmişte de, Woody Allen Midnight in Paris'te yine bizi o sıcacık kitabevine götürmüştü. Her iki filmi de izlemeyenlere daha fazla spoiler vermemek için doğrudan kitabevinin hikayesine geçiyorum.
Shakespeare and Co., dünyanın en ünlü kitabevlerinden biri. 1919 yılında Amerikalı edebiyat aşığı Slyvia Beach tarafından kurulmuş. Fransızlara tarihte az (!) çektirmiş olan Almanlar 2. Dünya Savaşı sırasında Paris'i kuşattıklarında bu kitabevi de kapanmak zorunda kalmış. Savaş sonrasında, George Whitman Slyvia Beach'in anısına bu kitabevine yeniden hayat vermiş. Ve ilk yeri olan Luxemburg Bahçeleri'ne yakın bir noktadan, Notre Dame'ın hemen karşı kıyısına taşınmış Shakespeare and Co.
Shakespeare and Co. bir ütopya aslında. Girer girmez o büyülü atmosfer sizi ele geçiriyor. Kitabevi, yüzyıla inat, tarihi ve sıcacık havasını koruyor. İçeride tatlı bir kedi dolaşıyor kitapların üstünde. Az ileride Celine'in durduğu noktadan Jesse'in kitap imzaladığı noktaya bakıyoruz. O anların, içerideki sıcacık ortamın saatlerce fotoğrafını çekebilirim. Ama girişteki fotoğraf çekilmemesi uyarısına ve içeride aşkla kitap okuyan kitapseverlere saygımızdan dokunmuyoruz makinemize. Sadece, öyle bir tesadüf beni karşılıyor ki, dayanamayıp gizlice onu çekiyorum. Tarihin ve Paris'in bana küçük bir sürprizi. Meşhur Julia Child'ın, evet evet Julie and Julia'nın, o filme konu olan kitabı: Mastering The Art of French Cooking. Onu da anlattığım bir yazım vardı: Tıkk Tıkk
Üst katında sadece kitabevinde çalışmak karşılığında genç yazar adayları ve gezginler (üstelik okuduğum kadarı ile birkaç saat çalışmak karşılığında) yaşayabiliyor. Tarihte birçok yazar da o üst kata izini bırakmış. Sadece bu kadar da değil, ödünç kitap da alıp okuyabiliyorsunuz burada. Dünyanın, dünyayı alt etmiş tek yeri sanki...
Bir diğer önemli iki nokta ise, bu kitabevinden geçen ünlü yazarlar (Ernest Hemingway, Ezra Pound, F. Scott Fitzgerald, Gertrude Stein, George Antheil, Man Ray ve James Joyce) ve özellikle hiçbir yayıncının basmadığı meşhur Ulysses'in de burada basılması.
Kitabevinin önündeyken içeri bir süre giremedik. Harika bir ses bizi kapıda karşıladı. Biz de birçok kişi gibi içeri giremedik ve mest olduk, kaldık.
Biz, Paris gezimizde Shakespeare and Co.'ya çok yakın bir noktada kalıyorduk. Bu nedenle, defalarca önünden geçtik, hatta son günümüzde içeriye girecek vaktim olamasa da dayanamayıp el salladım bu ütöpik mekana. Elimde olsa, her gün içeride saatlerimi geçirebilirdim. Satın aldığım Secrets of Macarons kitabıma Zero Kilometre damgası basılırken, kasada işini severek yapan ve tarzlarının güzelliğinden gözümü alamadığım iki kadına, bu kitabevinin dünyanın en güzel çalışma yeri olduğundan bahsettim. Nerelerden ve neden geldiğimi anlattım. Anlattıklarımdan etkilenmekle birlikte, istediğim zaman istediğim kadar çalışabileceğimi ve bundan mutluluk duyacaklarını söylediler. :) Oysa, sevgili Fransız Başkonsolosluğu da ben vize almak isterken bundan korkup beni ek evraklarla azıcık süründürüp sonra da vizemi vermişlerdi. Düşünüyorum da o vize 5 Şubat'a kadar geçerli ve hala geçerli 24 günü var, bir mucize olsa ya? :) Gerçi Fransa'nın yaşadığı zorlu süreci düşündüğümde içim sızlıyor, terör belası ile yıllardır savaşan bir ülkenin vatandaşı olarak güzel günlerin geri gelmesini diliyorum.
Yolunuz bu güzel şehre düşerse, Louvre, Notre Dame, Eiffel planlarınızın yanına bir de Shakespeare and Co.'yu ekleyin derim.
Sevgiler...
Süper :) O zaman Paris'e gittigimde bahsettiginiz yerlere gitmeyi ihmal etmiyorum ;)
YanıtlaSilKesinlikle gitmenizi öneririm. Aslında yazarken aklıma gelenler oralardı ama daha nereler var. İnşallah bir gün zaman ayırıp yazabilirim.
SilSevgiler...
Bu yaziya cok yakisacak bir sarki dinlemekteyim tam da şu anda
Silhttps://m.youtube.com/watch?v=DF3XjEhJ40Y
Sevgiler ♥ :)
Bana da beklerim şayet ilginizi çekerse ^_^
Silhttp://berikaningunlugu.blogspot.com.tr/
Harika bir şarkıymış, ben de dinledim sayenizde <3
SilÇok teşekkürler...
Paris planlarımız arasında vardı ama kırk yıl düşünsem bu kitapevi aklıma gelmezdi heralde. Şimdi merakla gezilecekler listeme eklendi:)
YanıtlaSilHarika olmuş öyleyse :) Zaten Notre Dame'ın hemen karşısında, ekstra zaman ayırmasanız bile uğrayabilirsiniz.
SilSevgiler...
Diğer yerleri de yaz lütfen. Herkes faydalansın, herkes o muhteşem fotoğrafları görsün ;)
YanıtlaSilÜşengeçlik diye bir şey yapmışlar benim içime salmışlar Sinemim :)
Sil