Yaz Kızım Tahtaya! Dersimiz: Türlü Türlü Hobiler
Konumuz: Etamin
Söz konusu etamin olunca, dürüst olayım, çevremdeki bir elin parmağını geçmeyen sayıdaki insan yaptıklarımı anlamlı buluyor ve devam etmemi istiyor. Geri kalanlar ile ilgili söyleyeceklerim onların cümleleri olsun:
- "Ne buluyorsun bunda! Neyini seviyorsun anlamadık gitti!"
- "Gözlerin bozulacak!"
- "Git kitap oku, spor yap, etamin ne ya!"
- "Yine mi etamin! Ay bu son olsun!"
- "Kurabiye, pasta yapıyorsun anladık. Hadi onlar yine bi'nebze! (En bozulduğum yorum oldu kendisi! Benim dillere destan kurbik ve pastalarıma "Ehh hadi onlar neyse!" de ne :'( ) ama etamin işleyerek iyice abarttın. Bi kendine gel artık!"
- "Yine "T-etamine" bağladı! Biri bana yapıp getirse sinir olurum valla, asmak zorunda mıyım bu demode şeyi evime!"
- "Yaşlı teyzeler gibisin! Ne kadar yakışıklı kocan var, kıymetini bil!"
- "Çok sıkıcı bir insan oldun!"
- "Yanlış çağda yaşıyorsun, altmış yetmiş yıl önce yaşasaymışsın iyiymiş."
- ...... bla bla bla....
Hiç abartısız, hatta sansürlenmiş haliyle en yakınlarımın konuya yaklaşımı ve destekleyici tavırları yukarıdaki gibi :)
Ben pek kızmıyorum ve içten içe hak veriyorum açıkçası. Evlenmeden önce, mesleğim dışında yetkinlik alanım olmadığından ben de uğraştığım şeylere şaşırmıyor değilim. Muhtemelen 2 yıl önce bir arkadaşım karşıma geçip "Bak, ben etaminden kediler işledim." dese "Ahh, canım, yıka pakla koy mezara moduna giriş yapmışsın, haydi hakkında hayırlısı..." derdim sanırım. Yok artık, gerçekten der miydim? Kesinlikle derdim...
Peki, ne oldu, evlilikteki keramet mi bu hobiyi getirdi hayatına sana derseniz... Açan, İstanbul'a taşınmamla (ve evet, tabii ki yalnızlaşmamla) ortaya çıkan kedi sevgimin Instagram'da beni götürdüğü fotoğraflardaki etaminler oldu. Margaret Sherry adında olağanüstü bir tasarımcıyla ve onun tasarımlarını etaminlere işleyen blogger'larla tanıştım. (Yok yok hepsi beni tanımıyor :) Tanıştım derken, ekledim takip ediyorum anlamında. Bence tanımayanlar tanısalar iyi ederler ama ne yapalım bir gün tanırlar inşallah:)) Hem de bu blogger arkadaşların hiçbiri annem, anneannem yaşında değildi. Yaşça benden küçükleri bile vardı. Hiçbirinin hayatta tek beklentisi etamin işleyip çeyiz hazırlayıp hayırlı bir koca beklemek de değildi. Çoğunun etamin blogları dışında ilgi alanları ve güzel işleri vardı. Hatta bazısı kendi tasarımını yapıp bu tasarımları kazanca dönüştürmüş, kendi işini yaratmıştı. İlk düşüncem, ben asla bu çalışmaları yapamam oldu. Bu yüzden, en zoruyla başlamaya karar verdim :) Her zaman, böyle olağanüstü kararlar alırım zaten! Şimdi ne kadar zor olabilir ki derseniz, bir ay uğraşıp defalarca hata yapıp söküp tekrar işleyerek ve hatta ilk iki gün yerimden su içmek için bile kalkmayıp sabahtan akşama kadar aynı koltukta iki büklüm sersefil oturarak diyebilirim. Gerçekten, çok kolay, bakın ne kadar da kolay duruyor :)
Bana bu süreçte en büyük desteği, bu konuda çok güzel çalışmalar yapmış olan "hayatcanınısenin" (http://hayatcaninisenin.blogspot.com/) verdi. Kendisine ne kadar teşekkür etsem az. Sanırım onun yüreklendiren ve yol gösteren mailleri olmasa, bir ilgi alanı hiçbir zaman başlamamak ama bir gün mutlaka yapmak üzere sonsuza kadar ertelenirdi!
Blogumda, etamin gibi, hobilerime ilişkin yer açma nedenim işte birkaç ay önce aldığım blogger yardımı ile bu işe merak sarmış olmama dayanıyor. Bilgi paylaştıkça çoğalır, hayat paylaştıkça güzelleşir... Blog yazanlar, başka türlüsünü düşünemez zaten.
Yakında, etamin ile ilgili diğer çalışmalarım ve yol gösterici bazı bilgiler de eklenecek. Şimdilik bu kadar!
Keyifli pazarlar olsun!
Sevgiyle,
Yeliz
Söz konusu etamin olunca, dürüst olayım, çevremdeki bir elin parmağını geçmeyen sayıdaki insan yaptıklarımı anlamlı buluyor ve devam etmemi istiyor. Geri kalanlar ile ilgili söyleyeceklerim onların cümleleri olsun:
- "Ne buluyorsun bunda! Neyini seviyorsun anlamadık gitti!"
- "Gözlerin bozulacak!"
- "Git kitap oku, spor yap, etamin ne ya!"
- "Yine mi etamin! Ay bu son olsun!"
- "Kurabiye, pasta yapıyorsun anladık. Hadi onlar yine bi'nebze! (En bozulduğum yorum oldu kendisi! Benim dillere destan kurbik ve pastalarıma "Ehh hadi onlar neyse!" de ne :'( ) ama etamin işleyerek iyice abarttın. Bi kendine gel artık!"
- "Yine "T-etamine" bağladı! Biri bana yapıp getirse sinir olurum valla, asmak zorunda mıyım bu demode şeyi evime!"
- "Yaşlı teyzeler gibisin! Ne kadar yakışıklı kocan var, kıymetini bil!"
- "Çok sıkıcı bir insan oldun!"
- "Yanlış çağda yaşıyorsun, altmış yetmiş yıl önce yaşasaymışsın iyiymiş."
- ...... bla bla bla....
Hiç abartısız, hatta sansürlenmiş haliyle en yakınlarımın konuya yaklaşımı ve destekleyici tavırları yukarıdaki gibi :)
Ben pek kızmıyorum ve içten içe hak veriyorum açıkçası. Evlenmeden önce, mesleğim dışında yetkinlik alanım olmadığından ben de uğraştığım şeylere şaşırmıyor değilim. Muhtemelen 2 yıl önce bir arkadaşım karşıma geçip "Bak, ben etaminden kediler işledim." dese "Ahh, canım, yıka pakla koy mezara moduna giriş yapmışsın, haydi hakkında hayırlısı..." derdim sanırım. Yok artık, gerçekten der miydim? Kesinlikle derdim...
Peki, ne oldu, evlilikteki keramet mi bu hobiyi getirdi hayatına sana derseniz... Açan, İstanbul'a taşınmamla (ve evet, tabii ki yalnızlaşmamla) ortaya çıkan kedi sevgimin Instagram'da beni götürdüğü fotoğraflardaki etaminler oldu. Margaret Sherry adında olağanüstü bir tasarımcıyla ve onun tasarımlarını etaminlere işleyen blogger'larla tanıştım. (Yok yok hepsi beni tanımıyor :) Tanıştım derken, ekledim takip ediyorum anlamında. Bence tanımayanlar tanısalar iyi ederler ama ne yapalım bir gün tanırlar inşallah:)) Hem de bu blogger arkadaşların hiçbiri annem, anneannem yaşında değildi. Yaşça benden küçükleri bile vardı. Hiçbirinin hayatta tek beklentisi etamin işleyip çeyiz hazırlayıp hayırlı bir koca beklemek de değildi. Çoğunun etamin blogları dışında ilgi alanları ve güzel işleri vardı. Hatta bazısı kendi tasarımını yapıp bu tasarımları kazanca dönüştürmüş, kendi işini yaratmıştı. İlk düşüncem, ben asla bu çalışmaları yapamam oldu. Bu yüzden, en zoruyla başlamaya karar verdim :) Her zaman, böyle olağanüstü kararlar alırım zaten! Şimdi ne kadar zor olabilir ki derseniz, bir ay uğraşıp defalarca hata yapıp söküp tekrar işleyerek ve hatta ilk iki gün yerimden su içmek için bile kalkmayıp sabahtan akşama kadar aynı koltukta iki büklüm sersefil oturarak diyebilirim. Gerçekten, çok kolay, bakın ne kadar da kolay duruyor :)
Bana bu süreçte en büyük desteği, bu konuda çok güzel çalışmalar yapmış olan "hayatcanınısenin" (http://hayatcaninisenin.blogspot.com/) verdi. Kendisine ne kadar teşekkür etsem az. Sanırım onun yüreklendiren ve yol gösteren mailleri olmasa, bir ilgi alanı hiçbir zaman başlamamak ama bir gün mutlaka yapmak üzere sonsuza kadar ertelenirdi!
Blogumda, etamin gibi, hobilerime ilişkin yer açma nedenim işte birkaç ay önce aldığım blogger yardımı ile bu işe merak sarmış olmama dayanıyor. Bilgi paylaştıkça çoğalır, hayat paylaştıkça güzelleşir... Blog yazanlar, başka türlüsünü düşünemez zaten.
Yakında, etamin ile ilgili diğer çalışmalarım ve yol gösterici bazı bilgiler de eklenecek. Şimdilik bu kadar!
Keyifli pazarlar olsun!
Sevgiyle,
Yeliz
çok güzeller, belki bu post başlamama yardımcı olur :)
YanıtlaSil:) İstiyorsan bir an bile tereddüt etme, hemen başla! Her şeyi unutuyorum ben işlerken hatta sırf bu nedenle sipariş alıyorum. Yoksa üç gece deli gibi işlediğin bir şeyi insan satmaya kıyamaz :))
SilKimseyi bence umursamayın bende yapmak isteyip nerden başlıcagımı bilemeyenlerdenim (hala da öyleyim ya) ellerinize sağlık :)
YanıtlaSilBen dinle ama umursama yolunda ilerleyenlerdenim :) Bir an önce başlayın bence, kendimden biliyorum en kötüsü yapmak istediğim halde küçük bir adım atmaktan kaçındığım işler... Başlayınca neden bunca zaman ertelemişim diyorum. Çok teşekkür ederim...
Sil