Kitap Okuma Alışkanlığı Kazanmanın Yolları
Herkese merhaba,
Bugün ilginç bir başlıkla karşınızdayım. :)
Aslında bu konuda yazmak aklımın ucundan bile geçmezdi ama bir hafta içinde iki kez tanımadığım kişilerden Instagram'dan dm (direct message) alınca burada da yazayım istedim.
Kendimi bildim bileli okurum. Hatta daha önce de yazmıştım. Annem, öğretmenime gidip de "Bu kız neden sürekli kitap okuyor?" diye sormuştu zamanında. :) İşte, bu nedenle çok profesyonel bir bakış açısıyla değil de nacizane önerilerimi paylaşacağım.
Ben bu konuda otorite değilim elbette. Zaten bu nedenle arka arkaya iki mesaj alınca şaşırdım kaldım. Vardır bir nedeni diyerek başlıyorum. :)
1. Okuma alışkanlığınız yoksa hatanın nerede olduğunu bulun.
Bir insanın kitap okumaması benim için anlaşılır bir şey değil. Yani, bir insan karpuz yemekten zevk almaz mı? Dondurmadan? Güzel bir müzik dinlemekten? İşte kitap da bu denli zevk veren bir kategoride iken size aynı hisleri yaşatmıyorsa, bir durup düşünmek gerek hata nerede diye.
Örneğin, siz ilginizi çekmeyecek türde kitaplar mı okudunuz?
Tür değiştirin, doğru türü bulun.
Kitap okuyan arkadaşlarınıza karşı sıkıcı oldukları vs. gibi önyargılar mı edindiniz?
İnanın hiç sıkıcı değiliz :) Siz bize gelin sorun, hayatta ne maceralar, ne fikirler varmış!
Kitap okumaya zaman mı bulamıyorsunuz?
Ama dizi izlemeye buluyor musunuz mesela? Oje sürmeye, alışveriş yapmaya, xboxta oyun oynamaya?
Mutlaka, bir yerde bir sorun olmuştur ki bu alışkanlığı kazanamamışsınızdır diye düşünmekteyim.
Dolayısı ile, o kilit noktayı bulup onu olumlu düşünceye çevirebilecek bir adım atarsanız bu alışkanlığı kazanabilirsiniz.
2. Kitap okumayı sıkıcı ve zorunlu bir süreç olarak görmeyin. Kimse için okumuyorsunuz, kendi gelişiminiz için okumalısınız.
Hiç unutmadığım iki olay var, ikisi de üniversite yıllarıma ait.
İlki, son sınıfta Avrupa Birliği diye bir ders alıyorduk (okuduğum bölümle sıfır alaka), hocamız herkesi sınıfta bırakmakla ünlüydü, bir ders yüzünden okul uzayabilirdi çoğumuz için. Ayrıca oldukça marjinal ve agresif bir insandı.
Geçmek için yapmanız gerekenler listesinde bir de okunması zorunlu bir kitap vardı. "Az Seçilen Yol".
Kitap tam ilgi alanım, zaten olmasa bile seve seve okurum ama gelin görün ki birçok insan gibi üzerimdeki baskıdan o kitabı okuyamadım. Hala kütüphanemde durur ve okunacağı günü bekler. (8 yıldır!)
İkinci bir dersimiz de Türk Siyasi Tarihi dersiydi ve sınavdan geçmek için Emre Kongar'ın 21. Yüzyılda Türkiye kitabını ezberlememiz gerekiyordu. Kitap minicik minicik yazılmış ve tam 725 sayfa. Üstelik, ezberlememiz gerek derken tam ezber, bildiğiniz gibi değil. Sıkıysa bir yerini kafana göre yaz. Bazılarımız o dönem oturdu ezberledi, bazılarımız 6 yılda veremedi gitti o dersi. Ben hemen ezberleyip verenlerdenim. :) Ama hala Özal'ı, Demirel'i duymak istemem. Oysa, Emre Kongar çok değerli bir profesördür, eminim bu ezber mantığını duysa çok üzülürdü.
3. Beğendiğiniz tür ve yazarların üzerine gidin.
Evet, gidin yürüyün üzerlerine doğru :)
Kürşat Başar, benim taa ortaokul yıllarımda aklımı çelmiş, kalbimi kazanmış bir yazar. Sanırım, okumayı sevmemde çok büyük bir pay kendisinindir. Siz de, hangi türü seviyorsanız o türe yoğunlaşıp bir kitabını sevdiğiniz bir yazarın diğer kitaplarına ağırlık vererek ilerleyebilirsiniz.
Tabii bir noktadan sonra aynı türde okumak yerine, diğer türleri hatta tamamını denemelisiniz.
4. Paylaşın.
Artık nerede paylaşacağınız size kalmış. Benim en sevdiğim paylaşım türü, evde eşime okumak ve üstüne konuşmamız. Eğer bu yazıyı okuyan siz, okumayı sevmiyorsanız bilin ki eşim de sizin kadar uzak kitap okuma fikrine :) Ama, biz onunla bu sayede çok yol aldık. Artık bana kitap bile önerebiliyor kendisi. Mutlaka, üzerinde konuşun. Arkadaşınızın, çevrenizdekilerin fikrini alın. Hatta onları da özendirin. Ne güzel olur, birlikte okursunuz.
5. Sosyal Medyayı Kullanın.
Ah, evet klişe bulanlar var, o kitapların sadece obje olduğuna inananlar var. Var da var!
Yahu 3000 lira maaşı olan insanın 35000 tl lik Chanel çanta aldığına inanıyorsunuz da, insanların gerçekten kahve yapıp kitabını okurken yudumladığına, arkada güzel bir müzik hatta yanında bir de mum yandığına neden inanmıyorsunuz?
Bence en kilit noktalardan biri bu madde arkadaşlar. Sosyal medya özendiricidir. Bırakın Demet Akalın ne yapmış, ben size yazıyorum arada başarılı arkadaşları, ehe beni de katın aralarına. Takip edin, ne okuyorlar, nasıl alıntılar yapıyorlar. İnanın kendinizden bir şey bulacak ve gidip bir kitap satın almak isteyeceksiniz.
6. Çantanızda Mutlaka Bir Kitap Olsun.
Mutlaka bir yerde bir şeyin sırasını bekleyeceksiniz. Açın kitabınızı okuyun işte.
Ya da, sokakta yürürken harika bir kafe gördünüz ama tek başınıza girip oturmaya çekiniyor musunuz? (Zaten çekinmeyin tabii de)
Yalnız değilsiniz, içeri girin, kendinize en kremalısından bir kahve söyleyip kitabınızı okumaya başlayın. Ben ilk zamanlarda tuhaf bakışlara maruz kalıyordum ama son yıllarda fark ediyorum ki insanlar bu duruma tamamen alışmış ve genelde benim gibi iki üç kişiye de rastlıyorum.
7. Zaman ayırın.
21 günde beynimizde nörolojik otoyol oluşuyor. Bu da demektir ki, 21 gün boyunca günde en az yarım saat kitap okursanız 21 günün sonunda zaten bu alışkanlığı kazanmış olacaksınız.
Okuyun ne olur, sizler anne baba olacak, bu evrene çocuklar getireceksiniz.
Bir ot gibi geçmeyelim bu dünyadan, geçeceksek de düşünen, yorumlayan, kendini her gün şekillendiren otlar olalım diyerek yazımı noktalıyorum.
Eh biraz uzun bir yazı oldu yine, bunu okuyan kitap da okur valla. Söyleyeyim size, artık tamamsınız ;)
Sevgiyle...
ne güzel yazmıssın keşke herkes okusa en çok sığınılan mazeret VAKİT YOK :) yahu 2 cocukla çalıştıgım halde hemde uykusuz bir evladım olmasına rağmen her gece kitabımı okumadan yatarsam rahat edemiyorum demekki vakitle alakası yokmuş :) tüm bunların yanında beni taklit eden küçük kitap kurtlarım var evde daha ne isterimki bu bile kitap okumama en büyük sebep :)
YanıtlaSilİyi ki yorum bırakmışsınız inanın çok mutlu oldum.
SilÇevremde herkes diyor ki, bizim kadar yoğun çalışsan okuyamazdın... Yahu, ben bir buçuk yıl İstanbul gibi bir şehirde tıklım tıklım metrobüste günde 13-14 saat çalışıp 4-5 saat trafik çilesi çekerken de elimde kitap vardı okuyordum. Metrobüste Yüzyıllık Yalnızlığı iki günde bitirdim de iki de arkadaş edindim o kitabı okumuş, sevmiş, elimde görmüşlerden.
Bir de çocuğun olunca görücez seni, kendine beş dakika bile ayıramayacaksın bırak kitap okumayı diyerek ardından "e doğur artık!" diye baskı yapanlar... Diyesim geliyor da kendimi tutuyorum, sizin gibi doğurup benim istediğim hayatı kuran bir kişi görsem doğuracağım peşin peşin diye. İnancımı kaybetmiştim ki sizin yorumunuzu gördüm. Çok teşekkür ederim. Ben de buna inanıyorum işte, mazeretsiz bir şeydir okumak. En kötü iki uyku arası alırsın eline, ama bir ihtiyaçtır sonuçta... Benim de en büyük hayalim kendim gibi kitap delisi bir çocuk yetiştirmek. Sizi canı gönülden tebrik ediyorum.
kitap ahh kitap.. bende kendimi bildim bileli kitap okumayı severim. Lisede ilçe kütüphanesine üye olmuştum annem kızıyordu. o kitabı okuyacağına git ders kitabını oku. şimdiyse annem kitap okumamdan mutlu :) eşimle kavga konumuzdur kitap.. onun da kitap okumasını istiyorum ama okumuyor :(
YanıtlaSilsevgiler.
Ben de okulda kütüphane koluydum da herkes dalga geçerdi :)
SilBence zamanla olur, eşler de bizim elimizde göre göre alışıyorlar ve merak ediyorlar bence.
Ben şöyle yapıyorum, çok güldüğüm, hüzünlendiğim, düşüncelere daldığım bir yer varsa okumayı bırakıp ona okuyorum sesli sesli. Baksana ne güzel yazmış, sen ne düşünüyorsun diyorum. Sonra sohbet ediyoruz üstüne. O kadar güzel bir duygu ki yavaştan da olsa bu dünyaya çekebilmek hiç içinde olmayan birini. Ona ince ve kolay okunur kitaplar seçiyorum mesela. Bazen iki sayfa okuyacağım dinle diyerek susmadan bütün gece okuyorum. Yani hep bir oyun çabası benimki de ne yazık ki... Ama inanıyorum olacak, olmak zorunda :)
Sevgiler...
Ne güzel bir paylasim,tesekkürler...
YanıtlaSilBen teşekkür ederim :) Sonuna kadar okunması bile büyük mutluluk bana :)
SilSevgiler...
Çok güzel bir yazı olmuş :)
YanıtlaSilBir süredir kitap okuyamıyordum, ben bile gaza geldim hemen okumaya başlıyorum tekrar :)
Ohh, çok sevindim. Ne mutlu bana :)
SilHarika bir yazı olmuş Yelizcim :) 5. maddedeki chanel çanta olayına çok güldüm. Tabii ki okumayıp paylaşanlar var ama okuyanın farkı da anlaşılıyor zannımca. Ellerine sağlık.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim canım :) Ben de güldüm valla, hayır yani her şeye inanıyoruz da buna mı inanmıyoruz değil mi :)
SilSevgiler&Öpücükler
Merhaba yeliz hanım, blogunuzu ayda 1 kilisesini araştırırken kesfettim :)) baska neler yazmışsınız diye dolaşırken KİTAP yazınız ilgimi çekti çok guzel bir konuya deginmissiniz ogunmek gibi olmasın haftada en az iki kitap okurum.okumadığım günler kendimi eksik hissederim.okuma alışkanlığının aileden geldigine inanırım ben ilk okumaya hikaye kitaplarıyla başladım yaş ilerledikçe kategoriler degisti tabi bizden gorerek cocuklarimda okumayı sevdiler herbirinin zengin kütüphaneleri vardır.simdi torunlarımda en azından daha okumasalarda resimli kitaplarını almadan yatmazlar.ama şimdiki gençlerin çoğuna bakiyorum :)) ...... hangi birini anlatayım sizlerde goruyorsunuzdur zaten bilhassa toplu tasimalarda halbuki en guzel kitap yolculuklarda okunur.konu kitap olunca söyleyeceklerim hiç bitmez kisa keseyim ..sevgiler
YanıtlaSilMerhaba Hatice Hanım, ne büyük mutluluk yorumunuzu görmek :) Öncelikle hoşgeldiniz, umarım paylaşımlarımdan keyif alırsınız.
SilAyda Bir Kilisesi her zaman en çok okunan yazılarımdan ama genelde bir yorum bile okuyamam kendisi hakkında, hep merak etmiştim okuyanlar başka hiçbir yazıma bakmadan kaçıyorlar mı acaba diye :) Sayenizde içim rahatladı :)
Ne güzel çocuklar ve torunlar yetiştirmişsiniz. Allah hepimize o mutluluğu ve gururu yaşamayı kısmet eder inşallah.
Bence de kitap okumamanın bir bahanesi olmamalı, insan istesin yeter ki. Dediğiniz çok doğru gün geçtikçe okuyan insanların sayısı azalıyor, tabii o akıllı telefonlar da buna sebep oluyor ne yazık ki. Benim de bütün çabam daha derin insanlar olalım ve kendimiz gibi çocuklar yetiştirelim diye. Çevremde benim gibi çok arkadaşım var, bu nedenle gelecekten umutluyum :)
Ne zaman isterseniz uzun uzun yazın bana, zaten ben de asla kısa cevaplar veremem :)
Sevgiler...
Merhabalar, guzel yorumunuz icin Teşekkürler. Okumakla ilgili guzel bir anımı paylasayim sizinle face bir arkadasima yazılan yorumları okurken bir isim dikkatimi çekti hemen kendisine ozelden çocukluk arkadaşım olup olmadığını sordum ve biz 38 sene sonra ayri illerde yasayan iki arkadaş buluştuk. Simdi hergun tel. Ile senede birkac kezde birbirimize misafir olup hasret gideriyoruz.buda ne bulursak okumanın faydaları :)) sevgiler
SilNe kadar harika bir tesadüf olmuş :) Ne mutlu kitaplar her alanda işimize yarayabiliyor.
SilBu arada bloğunuzu takip etmek istedim ama takip et butonunu bulamadım. Sanırım gadget hatası veriyor :(
Benden de size yürekten sevgiler...