Benim kesinlikle sabahlar değil, sabah insanı olamadım hiçbir zaman. Ama akşamüstü, tam da gökyüzünün en güzel giysilerini giydiği o birkaç dakika, inanılmaz güzel.
İstanbul-2016
Fotoğrafçılıkta golden hour olarak geçiyor günün en güzel ama en güzel fotoğraflarını çekebileceğiniz o dakikalar. Yazın daha uzun oluyor. Kuşadası'nda eşimin ailesinin yazlığındayken, denizden çıkıp hemen duşumu alıp denize iki adım mesafedeki evden sahile koşardım makinemle. Neredeyse, adada kaldığım her akşam yaptım bunu. Üstelik her seferinde aynı manzara için. Evdekileri de sanırım biraz delirttim. Ama mümkün mü sıkılmam? Asla... Ben o dakikalara resmen aşığım...
Kuşadası- 2015
Çocukken, adadaki ilk yazlarımızda büyüklerden biri demişti ki "Tam güneşin denizle kavuştuğu ve düz bir doğru olduğu o saniye bir dilek tutup denize bir taş atarsan o dilek olurmuş." O zaman, denize uzak sayılan hatta yamaçta bulunan kendi evimizden, 15-20 dakikada denize koşar, o taşı atar atmaz da eve geri dönerdim. Kim bilir neler diledim, kim bilir hangileri oldu. Cedric gibi sürekli aynı aşk dolu dilekleri dilemiş olabilirim. Olsun...
Kuşadası- 2015
Bir gün bir çocuğum olduğunda, bunun batıl ve saçma bir inanç olduğunu ona söyler miyim? Hiç sanmıyorum. Ancak, böyle renklenir bir çocuğun dünyası. Ancak, böyle bir masal anlatıcısı, bir hikaye yaratıcısı olabilir. Sanki...
Kuşadası- 2015
Her akşam güneş batarken, evimin, atölyem olacak odamın eşyalarına tek tek dokunuyor güneş. Ne varsa elimde bırakıyorum. O kadar güzel ki, fotoğrafını bile çekecek gücü kendimde bulamıyorum. Bunca zaman, yüksek yüksek binalardan, evime hiç böyle dokunamamış güneş. İyi ki taşınmışız cümlesini sadece o altın sarısı dokunuş için bile diyebilirim. Onca "keşke" bir anda bitebilir.
Nitekim, ilk paylaştığım kare, tam da bir işi yetiştirmek isterken bir anda zamanı durdurup evin odalarını dolaştığım sonra da en güzelini terasta bulduğum o ana ait.
Kuşadası- 2015
Bana öyle geliyor ki, güneş başka diyarları ısıtmaya giderken, gökyüzünde birileri şampanyalar patlatıyor. Onu bir günü daha başarıyla tamamladığı için kutluyor. Onun bazen çok acelesi oluyor, hızlıca gidiveriyor. Bazen kendine bir siesta arası tanıyor. Benim gibi fotoğraf tutkunlarına uzun uzun en güzel renklerini veriyor.
Geçen gün bir arkadaşım bu benzetmem için Mary&Max filmindeki Mary'i sen oynamalıymışsın dedi. İşte küçükken attığım o taşlardan hep bu hayalgücü : )
Madem bu yazı gökyüzünün en güzel renklerine adandı, bir de şarkı bonusu olsun. Sizin için geliyor, gün batımlarının en güzel şarkısı. Oasis söylüyor dinlemekten hiç bıkmadığım o şarkıyı... Tadını çıkarın.
Yeliz, inan bana atölyenin fotoğrafını paylaştığın son fotoğrafta iyi ki taşınmışlar dedim içimden. Sana bu yeni ev, yeni oda ve yeni başlangıç çok iyi gelecek, hissediyorum.
Ben de öyle olacağını biliyorum. Öyle güzel bir başlangıç yaptım ki sayende. Bu arada bana geleceğin ve o terasta içkilerimizi yudumlayıp kitaplar hakkında konuşacağımız günü sabırsızlıkla bekliyorum.
Harika bir anlatım ve muazzam fotoğraflar olmuş. Başarılar.
YanıtlaSilYorum bırakmanız ne büyük incelik, çok teşekkür ederim...
SilYeliz, inan bana atölyenin fotoğrafını paylaştığın son fotoğrafta iyi ki taşınmışlar dedim içimden. Sana bu yeni ev, yeni oda ve yeni başlangıç çok iyi gelecek, hissediyorum.
YanıtlaSilBen de öyle olacağını biliyorum. Öyle güzel bir başlangıç yaptım ki sayende.
SilBu arada bana geleceğin ve o terasta içkilerimizi yudumlayıp kitaplar hakkında konuşacağımız günü sabırsızlıkla bekliyorum.
Ben de bekliyorum inan. Çok gecikmeden gelir umarım o gün de :)
SilŞu an makro mikro her boyutta diliyorum bunu :)
Silgün batımını seviyorum ben de...ama gün doğumu saatlerini de seviyorum. başlangıçlar ve bitişler önemli...
YanıtlaSilNe kadar güzel özetlemişsiniz, tam da öyle. Başlangıçlar ve bitişler, açılan ve kapanan kapılar, tamamlanan daireler...
Sil