Benim Hikayem
Tüm sorularınız, siparişleriniz ve harika fikirleriniz için:
benimtatlihikayem@gmail.com
Benim hikayem...
Benim hikayem...
1984 yılında İzmir'de başladı. Önce birkaç yıl arayla gelen iki tatlı ufaklığın ablası oldum. Her zaman bir parçası olmaktan gurur duyduğum İzmir Kız Lisesi'nde lise eğitimimi tamamladıktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden 2007 yılında mezun oldum.
-Araya, sırf meraktan başka bölümler de ekledim ama sorarsanız bir işime yaramadı.-
Daha okurken başlayan İnsan Kaynakları kariyerim, bir an bile sorgulamadan aşkla 2013 yılına kadar devam etti.
O devam ederken, ben aklıma esen her şeyin peşine düştüm. Bin bir merakla workshoplara katıldım, gördüğüm her güzel hobinin peşinden gittim. Bazısını beceremesem de yeni diller, yeni danslar, fikirler hep ilgimi çekti.
2011 yılında, evlendim ve İstanbul'a yerleştim. Hala İnsan Kaynakları alanında -çılgınlar gibi- çalışıyor, saatler süren işkenceler sonrası çalıştığım şirkete ulaşıyor, bazen ama bu nasıl bir hayat diye isyan ediyor ve yine de sonsuza dek bu işi yapmayı planlıyordum. Sonuçta, ben bir beyaz yaka olmak üzere eğitilmiş ve ehlileşmiştim. Uğruna, kaç yıl ücretsiz staj yapmış, kaç yıl da bilimum zorluklara katlanmıştım. Sonunda nihayete ermiş bir kariyerim ve ay sonunda fena sayılmayan bir banka hesabım vardı. Daha ne olsundu?
Ama bir gün bir şey oldu. Bir şey her ne yapıyorsan bırak, der gibiydi. Aynı şey, "Penilisin lazım, penisilin. Ateşin düşmüyor, boğazın patlarcasına şiş, ölüyorsun." da der gibiydi. Ama tahmin edersiniz ki penilisin, tam zamanlı bir işi bırakmaktan daha az maliyetliydi :) Sonunda, bir şeylerin özünde hiç de olması gerektiği gibi gitmediğini ve ben o şeyin izinden gitmedikçe bedenimin benimle oyunlar oynayacağını hissettim. Hayır, elbette bir penisilin iğnesi daha yiyemezdim. O acıyı tahmin bile edemezsiniz!-Tabii ki tek neden buydu!- Ruhumun oksijen alması için plansız programsız işimi bıraktım -birlikte çalıştığım insanlar kimsenin plansız ve programsız bir işi bırakacağına inanamadıklarından uzun süre çok önemli ve gizli bir planım olduğuna inandılar, ben de içimden onlara kıskıs güldüm ki mesleği insanların kariyerine yön vermek olan biri için bu varsayımları mantıksızca da sayılmazdı, ama yoktu ve genellikle hala yok- Zaten sonrasında da bu kararımı bir saniye bile sorgulamadım, desem tadından yenmezdi değil mi? Ne yazık ki bir Woody Allen karakteri ya da Amelie değilim. Elbetteki sorguladım ama ilk kez yeni yollar keşfetme fırsatını yakalamıştım. Bunca yılım, mantıklı kararlarla geçmişti. Hayat, hep beni delirtmiş ama ben onu hiç delirtmemiştim. Artık azıcık deliliğin sınırlarını zorlayabilirdim.
Fonda yıllar sonra okuyacağım ve başımın ucuna koyacağım bir kitaptaki şarkı çalıyordu, ama ben o kitabı geç okuduğumdan o gün şarkıyı söylediğimi hiç anlamadım.
"Elveda ve bütün o balıklar için teşekkürler!" (*So long and thanks for all the fish!)
Bir süre, İnsan Kaynakları dışında yapabileceğim işleri düşündüm. Çok fazla seçenek yoktu. Ömrümün sonuna kadar sadece kitap okuyabilir ya da sadece yazı yazabilirdim -ki yıllar önce bir kadın gözlerimin içine bakarak "Sen ileride yazı yazarak para kazanacaksın" dediği o andan sonra hep bunu ümit etmiştim- ama bunlar kısa zamanda mümkün değil gibiydi. Aslına bakarsanız, uzun zamanda da değil gibiydi. :) Dedektif olabilirdim -bej renk trençkotum ve olayları çözecek kadar dizi bilgim vardı.- Aslında en çok istediğim seçeneklerden biri de bir Starbucks'ın arka mutfağında sürekli kahve hazırlamak ama kimsenin yüzünü görmeden sadece insanlara kolumu uzatıp kahvesini vermek ve tüm gün kahve kokusunu içime çekmekti. -Bir gün toplum nezdinde gayet prestijli bir mesleği olan bir dostum sabah işe giderken çöp toplayıcısı görmüş ve bu işe gitmek yerine keşke o işi yapsam demişti, oysa ben çöp kutularından fırlayan kedilerden hep korktuğumdan onu düşünememiştim, şimdi benimkilere uçuk mu diyorsunuz?- Ne yapabileceğimi düşündüğüm günler, saatler tamamen mutfakta geçiyor, sürekli arkadaşlarımızı eve çağırıyor ve inanılmaz yemekler, tatlılar yapıyordum. Ve 20 saatimi mutfakta bile geçirsem asla yorulmuyor, sürekli Julia Child gibi çoşkuyla gülümsüyordum. Cevap en baştan beri önümdeydi; yeni yolum mutfaktan geçmeliydi!
Aynı zamanda, yediğimiz her şeyin enerjisini yapan kişinin elinden aldığımızı bildiğimden, reiki 1 ve 2 inisinasyonu aldım. Mümkün olduğunca, elimden çıkan her lezzete sadece olumlu enerjileri yansıttım. (Edit 1: Mayıs 2016'da reiki 3a Edit 2: Mart 2017'de Theta Healing eğitimlerini aldım. Edit 3: Ocak 2017'de uzun zamandır düşlediğim Tırtılın Düşü'nü kendim gibi meraklı ve bilgi oburu tırtıllarla tanışmak için yazmaya başladım. Edit 4: Hala bir planım yok ve plansız olmak sanırım tek planım.)
En önemlisi, tüm bu süreçte özellikle eşimden aldığım motive edici ve devam etmemi sağlayıcı desteklerdi. Biliyorum ki, onun için de bu durum hiç kolay olmadı ve belki bir süre daha olmayacak.
Bu yolun her adımından, bu yolda karşıma çıkan her insanın hikayesine şekerle dokunmaktan inanılmaz keyif alıyorum ve hayatımı olmasa da iş hayatımı değiştirmem konusunda beni yüreklendiren bir kitaptan alıntıyla hikayemi şimdilik "..." ile bitiyorum.
"Ne kadar kazandığımı merak ediyorsun,
Ben fark yaratıyorum. Peki ya sen?"
-Araya, sırf meraktan başka bölümler de ekledim ama sorarsanız bir işime yaramadı.-
Daha okurken başlayan İnsan Kaynakları kariyerim, bir an bile sorgulamadan aşkla 2013 yılına kadar devam etti.
O devam ederken, ben aklıma esen her şeyin peşine düştüm. Bin bir merakla workshoplara katıldım, gördüğüm her güzel hobinin peşinden gittim. Bazısını beceremesem de yeni diller, yeni danslar, fikirler hep ilgimi çekti.
2011 yılında, evlendim ve İstanbul'a yerleştim. Hala İnsan Kaynakları alanında -çılgınlar gibi- çalışıyor, saatler süren işkenceler sonrası çalıştığım şirkete ulaşıyor, bazen ama bu nasıl bir hayat diye isyan ediyor ve yine de sonsuza dek bu işi yapmayı planlıyordum. Sonuçta, ben bir beyaz yaka olmak üzere eğitilmiş ve ehlileşmiştim. Uğruna, kaç yıl ücretsiz staj yapmış, kaç yıl da bilimum zorluklara katlanmıştım. Sonunda nihayete ermiş bir kariyerim ve ay sonunda fena sayılmayan bir banka hesabım vardı. Daha ne olsundu?
Ama bir gün bir şey oldu. Bir şey her ne yapıyorsan bırak, der gibiydi. Aynı şey, "Penilisin lazım, penisilin. Ateşin düşmüyor, boğazın patlarcasına şiş, ölüyorsun." da der gibiydi. Ama tahmin edersiniz ki penilisin, tam zamanlı bir işi bırakmaktan daha az maliyetliydi :) Sonunda, bir şeylerin özünde hiç de olması gerektiği gibi gitmediğini ve ben o şeyin izinden gitmedikçe bedenimin benimle oyunlar oynayacağını hissettim. Hayır, elbette bir penisilin iğnesi daha yiyemezdim. O acıyı tahmin bile edemezsiniz!-Tabii ki tek neden buydu!- Ruhumun oksijen alması için plansız programsız işimi bıraktım -birlikte çalıştığım insanlar kimsenin plansız ve programsız bir işi bırakacağına inanamadıklarından uzun süre çok önemli ve gizli bir planım olduğuna inandılar, ben de içimden onlara kıskıs güldüm ki mesleği insanların kariyerine yön vermek olan biri için bu varsayımları mantıksızca da sayılmazdı, ama yoktu ve genellikle hala yok- Zaten sonrasında da bu kararımı bir saniye bile sorgulamadım, desem tadından yenmezdi değil mi? Ne yazık ki bir Woody Allen karakteri ya da Amelie değilim. Elbetteki sorguladım ama ilk kez yeni yollar keşfetme fırsatını yakalamıştım. Bunca yılım, mantıklı kararlarla geçmişti. Hayat, hep beni delirtmiş ama ben onu hiç delirtmemiştim. Artık azıcık deliliğin sınırlarını zorlayabilirdim.
Fonda yıllar sonra okuyacağım ve başımın ucuna koyacağım bir kitaptaki şarkı çalıyordu, ama ben o kitabı geç okuduğumdan o gün şarkıyı söylediğimi hiç anlamadım.
"Elveda ve bütün o balıklar için teşekkürler!" (*So long and thanks for all the fish!)
Bir süre, İnsan Kaynakları dışında yapabileceğim işleri düşündüm. Çok fazla seçenek yoktu. Ömrümün sonuna kadar sadece kitap okuyabilir ya da sadece yazı yazabilirdim -ki yıllar önce bir kadın gözlerimin içine bakarak "Sen ileride yazı yazarak para kazanacaksın" dediği o andan sonra hep bunu ümit etmiştim- ama bunlar kısa zamanda mümkün değil gibiydi. Aslına bakarsanız, uzun zamanda da değil gibiydi. :) Dedektif olabilirdim -bej renk trençkotum ve olayları çözecek kadar dizi bilgim vardı.- Aslında en çok istediğim seçeneklerden biri de bir Starbucks'ın arka mutfağında sürekli kahve hazırlamak ama kimsenin yüzünü görmeden sadece insanlara kolumu uzatıp kahvesini vermek ve tüm gün kahve kokusunu içime çekmekti. -Bir gün toplum nezdinde gayet prestijli bir mesleği olan bir dostum sabah işe giderken çöp toplayıcısı görmüş ve bu işe gitmek yerine keşke o işi yapsam demişti, oysa ben çöp kutularından fırlayan kedilerden hep korktuğumdan onu düşünememiştim, şimdi benimkilere uçuk mu diyorsunuz?- Ne yapabileceğimi düşündüğüm günler, saatler tamamen mutfakta geçiyor, sürekli arkadaşlarımızı eve çağırıyor ve inanılmaz yemekler, tatlılar yapıyordum. Ve 20 saatimi mutfakta bile geçirsem asla yorulmuyor, sürekli Julia Child gibi çoşkuyla gülümsüyordum. Cevap en baştan beri önümdeydi; yeni yolum mutfaktan geçmeliydi!
Kısa süre sonra aklıma şekerden fikirler düştü, ben de peşlerine düştüm. Bloğumu yazmaya başladım. Birçok profesyonelden eğitim aldım. Bu işe başlarken, şimdi yarattığım güzellikleri yaratabileceğim aklımın ucundan geçmezdi. Ama yol, bana zorluklarının yanında kimseye göstermediği güzelliklerini de sundu. O fısıltılar önce fikrime düştüler, sonra gerçeğe dönüştüler ve kalplere ulaştılar.
Bugüne kadar hiç düşünülmemiş olan birçok şey yaptım. Yüzlerce adet kitapsevere ulaşan kitap kurtlarım, çalışmalarımı sanata dönüştüren şekerden çerçevelerim ve tüketilmek yerine ömür boyu saklanabilecek diğer şekerden figürlerim. Onlara evinde ve kalbinde bir yuva açıp beni bambaşka bir yöne sürükleyen herkese çok teşekkür ederim.
Bugüne kadar hiç düşünülmemiş olan birçok şey yaptım. Yüzlerce adet kitapsevere ulaşan kitap kurtlarım, çalışmalarımı sanata dönüştüren şekerden çerçevelerim ve tüketilmek yerine ömür boyu saklanabilecek diğer şekerden figürlerim. Onlara evinde ve kalbinde bir yuva açıp beni bambaşka bir yöne sürükleyen herkese çok teşekkür ederim.
Aynı zamanda, yediğimiz her şeyin enerjisini yapan kişinin elinden aldığımızı bildiğimden, reiki 1 ve 2 inisinasyonu aldım. Mümkün olduğunca, elimden çıkan her lezzete sadece olumlu enerjileri yansıttım. (Edit 1: Mayıs 2016'da reiki 3a Edit 2: Mart 2017'de Theta Healing eğitimlerini aldım. Edit 3: Ocak 2017'de uzun zamandır düşlediğim Tırtılın Düşü'nü kendim gibi meraklı ve bilgi oburu tırtıllarla tanışmak için yazmaya başladım. Edit 4: Hala bir planım yok ve plansız olmak sanırım tek planım.)
En önemlisi, tüm bu süreçte özellikle eşimden aldığım motive edici ve devam etmemi sağlayıcı desteklerdi. Biliyorum ki, onun için de bu durum hiç kolay olmadı ve belki bir süre daha olmayacak.
Bu yolun her adımından, bu yolda karşıma çıkan her insanın hikayesine şekerle dokunmaktan inanılmaz keyif alıyorum ve hayatımı olmasa da iş hayatımı değiştirmem konusunda beni yüreklendiren bir kitaptan alıntıyla hikayemi şimdilik "..." ile bitiyorum.
"Ne kadar kazandığımı merak ediyorsun,
Ben fark yaratıyorum. Peki ya sen?"
Sizin için de güzellikler yaratmamı isterseniz iletişim adresim:
benimtatlihikayem@gmail.com
Oldum olası telefonda iletişim insanı olamadım ne yazık ki. Bu nedenle, yazılı iletişim sığınma aracım. Ama en büyük hayalim, siparişler vasıtası ile arkadaş olduğum herkesle bir kahve içebilmek. Hatta siparişleri kargo yerine, atölyemde bir kahve ve güzel bir sohbet eşliğinde teslim edebilmek. Şimdilik mümkün değil, ama bir gün gerçek olacağını tüm kalbimle biliyorum.
Oldum olası telefonda iletişim insanı olamadım ne yazık ki. Bu nedenle, yazılı iletişim sığınma aracım. Ama en büyük hayalim, siparişler vasıtası ile arkadaş olduğum herkesle bir kahve içebilmek. Hatta siparişleri kargo yerine, atölyemde bir kahve ve güzel bir sohbet eşliğinde teslim edebilmek. Şimdilik mümkün değil, ama bir gün gerçek olacağını tüm kalbimle biliyorum.
Her nerede ne yapıyorsanız, hep mutlu ve kendinize karşı dürüst olmanız dileğiyle...
İlhamınız hep sizinle olsun ve bu dünyaya geliş amacınız her ne ise onu yaratma potansiyelinizi sonsuza dek korusun...
Aşkla ve sevgiyle...
Yeliz
Not: Beni fazlasıyla tanıdın, peki sen kimsin? Bir yorumla seni tanımama izin verir misin?
Aşkla ve sevgiyle...
Yeliz
Not: Beni fazlasıyla tanıdın, peki sen kimsin? Bir yorumla seni tanımama izin verir misin?
merhaba...bloğunuzu inceledim ve kimmiş bu marifetli bayan merak ettim. aynı yıllarda izmirde aynı kampüsteymişiz. ben 2006 adalet mezunuyum. sizin binanın hemen altında, adını unuttuğum meşhur kafenin orda...dokuz çeşmeler kampüsünde;)
YanıtlaSiliyi ki de o işi bırakmışsınız, iyi ki de burda paylaşıyorsunuz yaptıklarınızı...yolunuz açık olsun
Merhabalar, beni nasıl mutlu ettiniz anlatamam :)
SilBirkaç ay öncesinde bu iletişim bölümünü kendi hikayemi ekleyerek düzenlemiştim ve o zamandan beri acaba okuyan kimse var mı diye meraktaydım, ne iyi oldu yorumunuzu görmek. :)
Dekorsan vardı bizim zamanımızda, bir de Odak Cafe ama siz Hukuk'un altındakinden bahsediyorsanız sanırım ona hiç gitmedim. Dokuzçeşmeler 2007 sonrasında çok değişti. Kız kardeşim de aynı fakülteden mezun oldu da, birkaç kez gittiğimde gözlerime inanamadım.
Ve bir de o sözleriniz, nasıl güzel bir zamanlama benim için onları okumak.
Umarım, sizin gibi düşünenlerin sayısı hep artar. Sizin de yolunuz açık ve mutlulukla dolu olsun.
Sevgiler...
evet dekorsan...ahhh dekorsan...bütün samimiyetimle söylüyorum bir kez daha, ne iyi oldu o yorucu işi bırakıp hobinizi devam ettirmek. yoksa bu yeteneği kimse keşfedemeyecekti. yaptıklarınızı paylaşmaya devam edin lütfen..sevgiler...
SilÖyle olacak kesinlikle :) Yeniden çok teşekkür ederim. Size de sevgiler yürekten...
Silİyi ki bu işi yapıyorsun...iyi ki blog yazıyorsun ve ben iyi ki seni tanımışım Yelizcim❤️ Yine nefis bir yazı olmuş.
YanıtlaSilCanım Gülden'ciğim, ne mutlu etti yazımı okuduğunu bilmek ve yorumunu görmek. :)
SilÇok teşekkür ederim. ❤️ Kocaman kalpler, öpücükler...❤️❤️❤️
Hayat beni de sıkıştırırken, nedenini kurcalayıp kurcalayıp bulamadıkları ama strese bağladıkları vücudumu hareketsiz bırakan bir hastalıktan 30 günlük rapor almış ve yatağa mahkumken ... Bu zamana kadar kendimi nedenini hiç bilmeden çok yakın hissettiğim yüzünü hiç görmeden hayatıma değen ve çok sevdiğim aynı topraklarda büyüdüğüm birinden sihirli hayat hikayesini dinlemek ne iyi geldi bir bilseniz... Ellerinizin değdiği şeker hamurları peri tozlarına dönüşür o toz taneleri bana da ulaşır bir yerinden bende yeniden yakalarım hayatı bir cesaretle belki :) ara ara dönüp okuyacağım bir yazı olmuş sihir için teşekkürler, sevgiler ...
YanıtlaSil30 günlük bir rapor? Aman Allahım! Çok geçmiş olsun, önemli bir şey olmalı:( Ne olur azaltın stresi güzel İlkyaz hemşehrim, güzel kadın. Benim de bir yıldır çiçekler açıyor vücudumda adına gül diyorlar. Stresten diyorlar, ama ben stresi çıkardım hayatımdan diyorum. Geçiyor, sonra tek bir sıkıntıyla geri geliyor. Bu yüzden, kapıları pencereleri kapatmalı o yararı olmayan strese. Acil şifalar diliyorum ve bir an önce güzel haberler almayı umuyorum.
SilBir de o peri tozları bulaşıyor mu okuyunca, nasıl mutlu oldum ben şimdi... Hele dönüp dönüp okunacak bir yazı olması... İlham olabildiysem, azıcık dokunabildiysem ruhuna ne mutlu bana.
Sevgiyle, dostlukla...
Merhaba, öyle güzel öyle içtensiniz ki sizi instagram fufuokur secdus sayesinde tanıdım:) iyiki de tanımışı diyorum..hatta sizi kardeşliğinizi evliliğinizi çok takdir ediyorum gıpta edilecek bir aileden geldiğiniz çok belli. Sözcüklerle aranızın bu kadar iyi olması ve güleryüzünüz belki de beni bu kadar etkiledi...yaptığınız iş hele çok şekerrr:) Ben şu anda Erzurumun bir beldesinde doktorluk yapıyorum.. hekim olmak çok güzel bir duygu bundan eminim ama bi o kadar da zor.. o kadar çok hobiyle de ilgileniyorum ki, tıp fakültesinden arada bir doktor çıkar genellemesine uyuyorum sanırım:) sizde olan şey sanırım bende de var ama bende henüz o cesaret yok:) bir de hafızanıza hayranım instagramda da kitaplardan alıntılar yapıyorsunuz ya güzel bir hikayeyle birleştirip maşallah demekten kendimi alamıyorum (çünkü ben ne kadar kitap okusam da biçoğunu unutuyorum:))gülümsetiyorsunuz beni ne diyeyim içimden geldi yazmak istedim birgün istanbula gelirsem minions pastanızı yemek ve hoş sohbetinize katılmak isterim.. Sevgilerimm kucak dolusu;)
YanıtlaSilZeynep Hanım, o kadar güzel sözler yazmışsınız ki, inanın nasıl karşılık vermem gerektiğini bilemiyorum. Samimiyetiniz ve tüm içten sözleriniz için çok ama çok teşekkür ederim.
SilTıp ve eğitim kadar kutsal olabilecek iki çalışma alanı daha düşünemiyorum. Nasıl şanslısınız ki, siz hayat kurtarıyor ve insanları iyileştiriyorsunuz. Daha ötesi sanıyorum ki olamaz. Hobilerinizin bu denli fazla olması da, sizin renkli kişiliğinizi gösteriyor olmalı :) Hiç bırakmayın onları... Belki bir gün siz de onlardan yeni bir yol yaparsınız kendinize.
İstanbul'a gelirseniz, lütfen kapımı çalın, çok mutlu olurum. :)
Yaptığım alıntıları aklımda tutmamın ise sanırım tek bir nedeni var: Başka hiçbir şeyi akılda tutmamam. Örneğin; karşı komşumun adı, ocaktaki yemek, evin anahtarı, sevdiklerimi aramak, kan değerlerimi rutin olarak ölçtürme zorunluluğum gibi... :) Şaşırmamalıyım ki, eşim kitaplar yerine onları hatırlamamı tercih ederdi. :)
Yorumunuz beni çok mutlu etti, iyi ki yazdınız ve sizi tanımamı sağladınız. İstanbul'dan Erzurum'a sevgiler kocaman...
Her şey gönlünüzce olsun ❤️
Sevgi dolu bir yazı olmuş yine :) İyi ki bırakmışsın bence de. İyi ki bu işe girmişsin <3 İyi ki, iyi ki, iyi ki ...
YanıtlaSilBirlikte ne çok "iyi ki"miz var Sinem'cim.
SilBen de sana iyi ki arkadaşım oldun, desteğim oldun, şansım oldun diyorum.
Seni çok seviyorum ❤️
çanakkaleden sevgiler :) benim bloguma da beklerim
YanıtlaSilBenden de size sevgiler :)
SilHoş geldiniz...
Merhaba�� hastayım, malum havalar fena garip! Yani İstanbul'da öyle.. Hayal edip hayallerine koşan ama bu sırada kendini sorgulayıp devam eden sizin sıcacık hikayenizi sevdim�� Bu halde içimi ısıttı�� Bir öğretmenim insanların özellikle çocukların hayatına dokunmaktan mutluluk duyuyorum, hayal ediyorum koşuyorum�� Tabii ki yanımda en sevdiğim insanla�� İstediğiniz gibi yaşadığınız bir ömür dilerim����
YanıtlaSilMerhabalar,
SilNe tatlı yorumunuz, benim de içimi ısıttı, yüzümü gülümsetti. Hasta hasta bu kadar uzun bir yazıyı okumanızı sağladıysam zaten ne mutlu bana diyorum :) Öncelikle çok geçmiş olsun...
Öğretmenlik, ruhumuza ilk temas eden meslek olduğundan bence hepimiz için çok özel. İnsanların ruhlarını şekillendiriyorsunuz. Hani aile diyoruz ya, ailenin tek bir hatasını bile telafi edebilir aslında bir öğretmen. Çocuğa doğru olanı aşılayabilir.
Yolunuza çok saygı duyuyorum ve hayallerinizin o yolda artarak devam etmesini diliyorum.
Sevgiyle...
Bu hafta boyunca işe sürekli "lanet olsun, yine geldim buraya!" Diye diye süründüm resmen..Liseden beri mutfaktan çıkmayan, sürekli değişik tatlilar peşinde olan ben bir türlü cesaret edemiyordum..Bundan bir sene önce internette Duygu Tugcu nun blogunu bulmuş ve neyi bekliyorsun ki Gamze? deyip Pastacılık okuluna yazıldım:) ama maalesef ki maddi şartlar benim işten çıkmama izin vermedi.. Bende mecbur haftasonları kurs+ haftaiçi işe iş arasında gidip geliyorum.. :) Bu sıra işten ayrılanlara imrenerek bakıyorum, Hangi arkadaşım istifa ettim dese "Valla da çok iyi yapmışsın!" Diyorum. :) Demem o ki bu tür bir yaşanmışlığın üzerine böyle bir yazı çok iç açıcı geldi :) Sevgiyle kalın...
YanıtlaSilTek uhdemdir, çalışırken zamanımı ve paramı neden bir pastacılık kursuna yatırmadım, hem işin stresini de o kadar önemsemezdim o zaman. Üstelik iki yılda geldiğim yolu birkaç ayda giderdim diye.
SilHarika bir iş yapmışsınız, eminim harika işler yapacaksınız.
Ve bence de istifalar -o en sevdiğim dilekçeler-, her zaman olmasa da çoğu zaman sadece gülümseme nedenidir.
Sevgiyle...
Iyi ki İzmir ticaret Odasında staj yaptın. Iyi ki seni tanıdım �� iyi ki kuzenimin pastasını yaptın bizde leziz tat bıraktın. Görsellik müthişti zaten ��✨�� Uzun zaman oldu hiç konuşamaz olduk hayat galesi. Ben Güney afrikaya taşındım. Ama seni herdaim takip ediyorum, okuyorum. Sonra helal olsun, Yürü be Yeliz diyorum. Gurur duyuyorum. Bi oğlum oldu. Adı Emin Yaman. Nisan 16 Da 1 yaşına girecek. Keşke İstanbul'da olsaydık Yeliz teyzesi konuştururdu pastasını diyorum. Neyse İstanbul'a döndüğümüzde elbet bi doğumgününde inşallah. Canım arkadasım herşey gönlünce olsun!.. Sevdiğinin işin peşinden çok güzel Kapılar açılsın!. O tılsımlar üzerinden kaybolmasın. Selen ben ❤️��
YanıtlaSilSelen inanamıyorum! Daha geçenlerde içimden geçiyordun, acaba neler yaptı, en son Vodafone'a girmişti, mutlu mu, hiç görüşemedik bir daha diye. Bu arada Güney Afrika mı? Ne güzeldir başka kültürlerle iç içe olmak. Özlem olsa da, dünyayı tanımak... İnan gözlerimde yaşlarla okudum. Canım benim... Şu hayat ne acayip, nasıl tuhaf bağlantılarla dolu... İlk yaptığım pastalardandı avukat kızımızın pastası, senin elinin bereketi olmalı... Çok şükür dönmedim yeniden sahalara, az da olsa bu işten kazandığımla devam ediyorum hayata :) Ama daha güzel olması yönünde inancım tam.
SilDemek anne oldun, dilerim bir gün tanışırım yakışıklı oğlunla :) Hayat hep sana güzellikler getirsin iyi kalpli güzel arkadaşım. Bizim de yollarımızı yeniden bir gün kesiştirsin. Of baya baya ağlıycam biraz daha yazarsam :) Sosyal medya kullanıyor musun? Yazsana bir yerlerden bana, iletişimde kalalım. Çok ama çok öpüyorum. Sevgiyle, dostlukla...
Aynı yıllarda aynı kampüste bende 2008 işletme mezunuyum... Mezun olup İzmir'de kalıp bankacı oldum ama hergün işe gitmesem diye kalkıyorum yataktan, bir gün arkama bakmadan çıkıp gitmek en büyük hayalim... Belki bir gün...sevgiler ��
YanıtlaSilAaa, ne güzel bir ortak noktamız varmış. Dokuz Eylül'ü çok özlüyordum ilk zamanlar, aslında tek düşüncem okula dönmekti. O kadar erteledim ki, dönmek istediğimi bile unuttum sonra :(
SilBen bankacıların müthiş bir dönüşüm potansiyeline sahip olduğuna inanıyorum. Kimi tanıyıp "Bunu nasıl düşünmüş, bu girişimi nasıl başarmış" desem onların eski bankacı olduğunu öğreniyorum. Bence bir gün sizin hikayeniz mutlu uyandığınız sabahlarla değişecek. Buna yürekten inanıyorum.
Sevgiler yürekten...