Kar Hikayeleri ve Danimarka Yolcusu Bir Vikingin Pastası...
Herkese merhaba,
İstanbul'da sonunda bugün hava ısındı gibi, yerlerde karlar eridi. Oysa, iki gün önce tam da bu fotoğraftaki gibiydi. Ben de genellikle mutluydum. Sonuçta ben 27 yıl boyunca kara hasret bir İzmirliyim. Bu nedenle, bu şehre geldiğim ilk günden beri her kar yağdığında havalara uçuyorum, yaşasın kar kürem sallanıyor, benden mutlusu yok diyerek. Sonra, birden sokakları düşünüyorum, o havada yolları açacak olanları, dışarıda tüm gün durarak çalışanları, evsizleri ve tabii ki sokak kedilerini, köpeklerini. Mutluluk üzüntüye dönüşüyor.
Yine de karla aram her zaman iyi olmadı. Hatta how I met snow hikayem var, çok komik :)
Yıl 2011. İstanbul'a yeni gelmiş, hemen bir iş bulmuş ve her gün üstün çözüm (!) metrobüs, metro ve dolmuş üçlüsü ile Göztepe'den Sanayi Mahallesi'ne gidiyorum. Yol nasıl işkence... Güneşli havada bile çekilmiyor. Üstelik, Gayrettepe bağlantısı yapılmamış, yokuşlar çıkıp merdiven iniyoruz metrobüs metro arası. Ve ben ilk karla tanışmamı yaşıyorum.
Hayatımda karda yürümemişim ve İzmir için soğuk hava ayakkabısı olan canım Oxs'larımın beni her şeyden koruyacağını sanarak adımlarımı atıyorum. Herkes pıtır pıtır yürürken ben küüt yerde! Anında üç dört kişi başıma toplanıyor, yardım edelim diyorlar. Yok yok, ben çok iyiyim. Lütfen, gerçekten... Diyorum ama ayağım buzda nasıl kaymış ve dizim feci kaldırıma çarpmış.
İşten dönüşte, Gayrettepe metrodan metrobüse yürüyeceğim. Bir yokuş önümde buz ve kar kaplı. Biliyorum ki düşücem. Çünkü ben kendimi bildim bileli rüyamda yokuştan düşüp yaralandığımı görürüm ve ne zaman hafif yokuş bile görsem kalbim sıkışıverir. Takım elbiseli bir adam görüyorum. Yüzü gözü düzgün. Derin bir nefes alıp hayatımın ilk çıkabilir miyiz sorusunu soruyorum. Hem de evliliğimin henüz 4. ayındayken. Yanına gidip kolunuza girsem ben buradan çıkamıyorum diyorum. Adam gülümsüyor ve tabii ki diyor. Beni rahatsız etmeyecek şekilde uzatıyor kolunu. Ben de cool cool giriyorum ayağım kaymaya başlayana kadar. Beş dakika kol kola çıkıyoruz, ben kayıyorum adam beni tutuyor. İşte o adamı hayatım boyunca unutamıcam, (desem de takım elbisesi dışında bir şey hatırlamıyorum) sonuçta o olmasa eve asla gidemezdim.
Sırf İstanbul'u bilmeyenler ya da bilip de bu eziyeti çekmeyenler için buyrun karda yürüdüğüm engelli atlamalı uzun yolun haritası! Artık alt geçit var, hep ben işi bıraktım diye yaptılar! Hayaldi, gerçek oldu...
Sonra o yokuşta karda iki kez daha düştüm. Biri tamamen benim hatamdı. Henüz kimsenin bilmediği akıllı telefonumla zıplamacalı bir oyun oynuyordum. Kardan tamamen örtülmüş olan yoldaki beton mantara takıldım. Telefonla acayip zıpladık, hatta uçtuk ama sonumuz çok kötü bitti. Bu sefer başıma on kişi toplandı. Yok yok valla iyiyim dedim. Onlar gidince yolun karanlığında acımdan ağladım.:)
Bende kar hikayeleri bitmez. Hele metrobüsün köprüde mahsur kaldığı ve korkudan öldüğüm kar hikayeleri. Neyse. O yardımsever adam inşallah hala iyidir, inşallah hiç buza basmamış, yolda düşmemiştir. Amin.
Pastaya geçelim :)
Bizim başarı abidesi bir yeğenimiz var. Her şeyde başarılı, okulda, sporda. İşte o akıllı bıdık (bıdık olamayacak boya ulaştı bu sene hatta 1.74'lük beni de az farkla geçti :) ) okulda değişim programıyla bugün Danimarka'ya uçtu. Çılgın Danimarka soğuğunu ve Viking'leri konu alan pastayla onu uğurladık. Çok sevindiği bir sürpriz oldu. Yolu da bahtı da açık olsun Yiğit'in.
Pastanın keki, vanilyalı. Kreması mocha ve çikolatalı pastacı kreması. Meyvesi muz. Üstü de buttercream. Lezzetten yerinde duramıyor, çılgın ötesi bir pasta! İşte siz hayal edin :)
Gülücükler gülücükler.
Sevgiler...
İstanbul'da sonunda bugün hava ısındı gibi, yerlerde karlar eridi. Oysa, iki gün önce tam da bu fotoğraftaki gibiydi. Ben de genellikle mutluydum. Sonuçta ben 27 yıl boyunca kara hasret bir İzmirliyim. Bu nedenle, bu şehre geldiğim ilk günden beri her kar yağdığında havalara uçuyorum, yaşasın kar kürem sallanıyor, benden mutlusu yok diyerek. Sonra, birden sokakları düşünüyorum, o havada yolları açacak olanları, dışarıda tüm gün durarak çalışanları, evsizleri ve tabii ki sokak kedilerini, köpeklerini. Mutluluk üzüntüye dönüşüyor.
Yine de karla aram her zaman iyi olmadı. Hatta how I met snow hikayem var, çok komik :)
Yıl 2011. İstanbul'a yeni gelmiş, hemen bir iş bulmuş ve her gün üstün çözüm (!) metrobüs, metro ve dolmuş üçlüsü ile Göztepe'den Sanayi Mahallesi'ne gidiyorum. Yol nasıl işkence... Güneşli havada bile çekilmiyor. Üstelik, Gayrettepe bağlantısı yapılmamış, yokuşlar çıkıp merdiven iniyoruz metrobüs metro arası. Ve ben ilk karla tanışmamı yaşıyorum.
Hayatımda karda yürümemişim ve İzmir için soğuk hava ayakkabısı olan canım Oxs'larımın beni her şeyden koruyacağını sanarak adımlarımı atıyorum. Herkes pıtır pıtır yürürken ben küüt yerde! Anında üç dört kişi başıma toplanıyor, yardım edelim diyorlar. Yok yok, ben çok iyiyim. Lütfen, gerçekten... Diyorum ama ayağım buzda nasıl kaymış ve dizim feci kaldırıma çarpmış.
İşten dönüşte, Gayrettepe metrodan metrobüse yürüyeceğim. Bir yokuş önümde buz ve kar kaplı. Biliyorum ki düşücem. Çünkü ben kendimi bildim bileli rüyamda yokuştan düşüp yaralandığımı görürüm ve ne zaman hafif yokuş bile görsem kalbim sıkışıverir. Takım elbiseli bir adam görüyorum. Yüzü gözü düzgün. Derin bir nefes alıp hayatımın ilk çıkabilir miyiz sorusunu soruyorum. Hem de evliliğimin henüz 4. ayındayken. Yanına gidip kolunuza girsem ben buradan çıkamıyorum diyorum. Adam gülümsüyor ve tabii ki diyor. Beni rahatsız etmeyecek şekilde uzatıyor kolunu. Ben de cool cool giriyorum ayağım kaymaya başlayana kadar. Beş dakika kol kola çıkıyoruz, ben kayıyorum adam beni tutuyor. İşte o adamı hayatım boyunca unutamıcam, (desem de takım elbisesi dışında bir şey hatırlamıyorum) sonuçta o olmasa eve asla gidemezdim.
Sırf İstanbul'u bilmeyenler ya da bilip de bu eziyeti çekmeyenler için buyrun karda yürüdüğüm engelli atlamalı uzun yolun haritası! Artık alt geçit var, hep ben işi bıraktım diye yaptılar! Hayaldi, gerçek oldu...
Sonra o yokuşta karda iki kez daha düştüm. Biri tamamen benim hatamdı. Henüz kimsenin bilmediği akıllı telefonumla zıplamacalı bir oyun oynuyordum. Kardan tamamen örtülmüş olan yoldaki beton mantara takıldım. Telefonla acayip zıpladık, hatta uçtuk ama sonumuz çok kötü bitti. Bu sefer başıma on kişi toplandı. Yok yok valla iyiyim dedim. Onlar gidince yolun karanlığında acımdan ağladım.:)
Bende kar hikayeleri bitmez. Hele metrobüsün köprüde mahsur kaldığı ve korkudan öldüğüm kar hikayeleri. Neyse. O yardımsever adam inşallah hala iyidir, inşallah hiç buza basmamış, yolda düşmemiştir. Amin.
Pastaya geçelim :)
Bizim başarı abidesi bir yeğenimiz var. Her şeyde başarılı, okulda, sporda. İşte o akıllı bıdık (bıdık olamayacak boya ulaştı bu sene hatta 1.74'lük beni de az farkla geçti :) ) okulda değişim programıyla bugün Danimarka'ya uçtu. Çılgın Danimarka soğuğunu ve Viking'leri konu alan pastayla onu uğurladık. Çok sevindiği bir sürpriz oldu. Yolu da bahtı da açık olsun Yiğit'in.
Pastanın keki, vanilyalı. Kreması mocha ve çikolatalı pastacı kreması. Meyvesi muz. Üstü de buttercream. Lezzetten yerinde duramıyor, çılgın ötesi bir pasta! İşte siz hayal edin :)
Gülücükler gülücükler.
Sevgiler...
elinize sağlık, yine muhteşem olmuş...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :) Sevgiler kocaman...
SilKar hikayeleri hem fena hem de komikmiş yalan yok :)) Yiğit'e de çoook başarılar hayatında.
YanıtlaSilEvet evet bunlar bir de hatırladıklarım. İlk zamanlar çok anlatıyormuşum insanlara. Bazen onlar hatırlatıyor, "Bir gün de şurada düşmüştün hatırlıyor musun?" diye :)
SilÇok teşekkür ederim Sinem'cim, Yiğit'in yolu da başarılarla dolu olsun. Bizim de... Sevgiler...
How I Met Snow :) Çok iyiyidi :)
YanıtlaSilYazarken ben de çok güldüm :)) Acaba benim gibi gülen olacak mı diye merak etmiştim, yaşasın olmuş :)
Silİzmirliler kara alışkın değil ya heyecandan kar maceraları yaşamışsın. Anı olmuş ama ya.. İnsan düşünce bi de kendini unutur hemen etrafa bakar gören var mı diye:) Pasta çok güzel olmuş. Yeğeninize de maşallah:)
YanıtlaSilEvet ama sanırım kara epeyce doydum burada :)
SilÇok teşekkür ederim.
Sevgiler...
Güzel bir uğurlama olmuş, yolu açık olsun:) karda yere sağlam basmak lazım. Tedirginliği hiiiç affetmez;)
YanıtlaSilAynen öyle :) Artık daha iyiyim karda düşmeme konusunda :)
SilÇok teşekkürler...