Karadeniz Maceramız: 1. Gün- Samsun, Ordu, Trabzon, Sümela Manastırı, Rize ve Pokut...

Başlığa inanamadınız değil mi?
Nasıl inanasınız! Birinci gün ve ardından gelenlere bakar mısınız:))
Sakince, hepsini anlatacağım.

Öncelikle, Karadeniz macerasının nereden nasıl çıktığını anlatayım.

Daha önce de size bahsettiğim arkadaşım Funda, Instagram üzerinden uzun süredir takipleşip arkadaş olduğu Derya ve Şafak ile bir Karadeniz gezisi planlamıştı. Biz de bu geziye dahil olduk. Sadece biz değil tabii, toplamda 11 kişilik bir gruptuk.

Öncelikle, ilk gün İstanbul'dan Samsun'a uçtuk. Bu biraz hatalı bir karar gibi gelse de -daha sonrasında düşündüğümüzde bariz hata idi :))- biletleri alırken çok mantıklıydı. Mantıksız olma nedeni, varacağımız yerin Rize Çamlıhemşin ve Pokut Yaylası olması yani dünya kadar yol gidip hayati tehlike arz eden yollardan çıkmak, bir günde bu kadar yol yapmak, araba kiralamak, vs... mantıklı olan yanı ise, Trabzon havaalanının biletlerinin pahalılığı :)

Samsun'a, arkadaşlarımız Funda, Özen, eşim ve o gün tanışma şansı bulduğum İlker ile (yetenekli bir fotoğrafçıdır kendisi :), bir saatlik bir yolculuk sonrası ulaştık. Burada, Ordu'dan bizi karşılamaya gelen Derya, kızı ve arkadaşı Özcan ile buluştuk. Kendileri bir çılgınlık yapıp bir buçuk saatlik yolu bizim için gelip geri döndüler. Sonradan dedik ki, deli misiniz neden geldiniz :) Ama ilk bahsettiklerinde Derya, 40 dakikalık yol ne olacak dediği için bir şey dememiştik. Sonradan Derya'nın kırk dakika anlayışına güvenmemeyi öğredik mi? Evet :)

Samsun'la tanışıklığım sadece havaalanı ve yolları oldu. Bizi Ordu'ya ulaştırdı.

Ordu'da Boztepe'de harika bir kahvaltı yaptık. Zaten açlıktan sürünmekteydim ve hayatımda ilk kez mıhlama ile tanıştım. İlk görüşte aşk gibi bir şeydi :)

Boztepe'den teleferik ile sahile indik. O kadar güzeldi ki... Yıllar önce her İzmirli gibi Balçova teleferiğine binmiştim. İkisi hakkında düşüncem Ordu teleferiği alır katlar çarpar böler İzmir'i. Bir de denize iniyormuşsun hissi yok mu. Süper!

Bu kısa duraklamamızın ardından Ordu'ya veda edip Trabzon'a doğru yola çıktık. Trabzon'da bizi benim ilk kez tanışacağım Şafak, Muammer abi, Simay ve Şafak'ın arkadaşı Şeyda beklemekteydi. Bir benzin istasyonunda onlarla buluşup üç araba halinde Sümela Manastırı'na doğru yola çıktık.

Sümela'ya tırmanırken virajlarda yüreğim hop hop etmekteydi. O hissi tarif edemem. Sonra Pokut, Gito yaylalarından sonra dedim ki "Aman canım, Sümela yolları da neymiş!"

Biraz tırmandıktan sonra Sümela'ya ulaştık. Beş günlük gezide birçok harika yer gördük ama Sümela benim için bambaşka bir anlam ifade etti. Neden derseniz, bu yazı çok uzun oldu. Ayrıca Sümela ile ilgili birçok fotoğraf paylaşasım var. İzninizle, bu mucize gezi rotası olan ilk günü iki yazıya bölüyorum.
Diğer yazıda görüşmek üzere :)

***
Bu arada her yazımın altına eklemeyi planladığım bir bölüm var. O da gezi grubumuzdaki arkadaşlarımın instagram adresleri. Bu adreslerden benim burada paylaşmadığım birçok fotoğrafı bulup inceleyebilirsiniz, hemen üzerine tık yapmanız yeterli.

yellydelly (benim:) )
mkkoner (eşim olur :)) )
fufuokur
safakakyazici
drmavi
drydnz
ilkercihat
zcngns
zynpnzzngn

Ayrıca gezi fotoğraflarımızı paylaşırken kullandığımız hashtag ise #karadenizmaceramiz
Keyifli göz gezdirmeler :)
***