Dikiş Temalı Pasta
Kardeşimin pastasını paylaşırken ortaya çıktı ki temmuz ayında İzmir-Kuşadası gezimiz esnasında taa İstanbul'dan kucağımda taşıdığım ve yapabilmek için sabaha kadar uğraştığım o pastayı burada paylaşmamışım!
Muhtemelen o dönem sosyal medyada o kadar çok paylaştım ki, bloğuma da 15 gün kadar giremediğimden tamamen aklımdan çıkmış.
Neyse, geç olsun güç olmasın diyelim :)
Şimdiye kadar yaptığım en güzel pastalardan biriydi. Dikiş makinasıyla, ortancasıyla, güllü mint kurdelesi ile hem vintage hem de zevkli bir pastaydı. Aslında paylaşmayı unutma nedenim tasarımım çalınma korkusu bile olabilir. Tüm emek ve düşünceler bana aittir diyerek altını çizeyim.
Pasta temmuz ayında doğum günü olan halam içindi. Geçen sene ona hediye bir etamin pano da işlemiştim. (Burada) Halamın üzerimizdeki emeği çok büyük. Ayrıca çocukluğumuzdan bugüne kadar onun o dikiş makinesinden çıkan giysileri seve seve giydik. Ne yazık ki ben o alanda yetenekli çıkmadım, çıksaydım belki de aileden de bir bilgi aktarımı olacağından belki daha başarılı olurdum kimbilir...
Dürüst olmak gerekirse, kurumsal hayatta kariyerimi bırakıp seçtiğim bu yolu ailem desteklemiyor. Tabii ortada bir engel durumu da yok ama bir an için bir iş düşünün. Tek başınasınız. Kendinizden başka sizi motive edecek kimse yok. Sabah gözünüzü açtığınızda bir şeyler yapmanız, hatta işler ters gitse ya da hiç gitmese bile, yapmak zorunda olduğunuz bir şeyler var. Ama tek desteğiniz de kendinizsiniz. (Benim durumumda eşim bir de) Yani görünmeyen bir ipte yürüyorsunuz ve tüm etkilere rüzgarın bir an için gereğinden hızlı esmesi etkisine bile açıksınız. En ufak bir olumsuz etkide tek başınıza düşebilirsiniz. Sanırım son zamanlarda içime yapıştığını hissettiğim kötü bir duygu bunun yansıması.
Kurumsal hayattayken bir arkadaşım yakın zamanda kariyerini bırakıp şirket kuran hatta ekip yöneten bir arkadaşından bahsetmişti. Yaşadığı işin en büyük zorluğunun her gün uyandığında kendini motive etmek zorunda olması ve ekibini de aynı şekilde motive etmesi gerektiğiydi. İşler yolunda gitmediğinde yelkenleri indirmesi gereken en son kişi oydu ve bu durum da belli bir süre sonra yalnızlık, tüm yükün omuzlarında olması gibi zorluklar yaratıyordu.
Bu pasta ile düşünceleri değişti mi bilmiyorum ama mutlu olduklarını hatırlıyorum.
Kimse sevdiklerinin mutsuzluğunu istemez sonuçta. Aslında tüm bariyerler ve yaralamalar da bu yüzden gelmez mi?
Sevgiyle...
Sana olumsuz düşünmeyi yasaklıyorum Yelizciiimm. Lütfeenn!
YanıtlaSilBen de kendime :) Bitti dolunay neyse ki :)
SilAma sen ne güzel pastalar yapıyorsun böyle! Bir de yazdıklarını okuyunca çok da takdir ettim seni. Bu yaratacılığını hikayemizde de göstereceğine eminim. Sıra sana geldiiiiiiii! :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :) Böyle yorumlar alınca daha bir mutlu çalışıyorum :)
SilSıra bana geldi ama öyle paslar atıldı ki gece ne yazsam acaba derken uykum kaçtı :) İnşallah ben de bu hafta sonu yazmış olacağım.
Sevgiler...