#Blogfırtınası6- Mutfak Penceremden Notlar
#Mutfakpenceremdennotlar
Gözümün önünde bu sevimli arkadaşlar var, bazen görmüyorum onları, bazen selamlaşıyoruz. Güzel müzikler dinletiyorum bu arkadaşlara, bazen de kendim söylüyorum :)
Bir de gözümün gördüğü ama görmemeyi dilediğim karşı apartmanda aynı katlarda oturduğumuz ve yaşlarımızın da yakın olduğunu düşündüğüm bir kadınla adam. Öncelikle, nasıl bir mantıkla, bir insanın mutfak penceresi bir başka insanın yatak odasını görür bunu anlamıyorum. Ben kahvaltı hazırlarken, o evin pencereleri temizlik için her zaman olduğu gibi açıksa, ekmek dilimlerken, omlet yaparken, çay demlerken yataklarını görüyorum ister istemez. Perdeyi çeksem ışık alamayıp ben mutsuz oluyorum. Bakmayayım desem, Türkiye kadın boy ortalamasının üstündeki boyumla mümkün değil o açıyı görmezden gelmem. Biri sizi gözetliyor diyorum içimden, uslu durun!Ve kadın her Allahın günü tüm pencereleri açıp saatlerce temizlik yaptıkça ben sıkılıyorum onun yerine. Azıcık eğlence be kadın diyorum, azıcık keyif! O da benim için, "Bu deli 24 saat mutfakta, bir doymadı gitti!" diyordur belki.
Evlerinin içini görme durumu ne kadar sinir bozucu olsa da, modumuz yüksek, enerjimiz her daim olumlu... O mutfaktan çıkan her şey, yapanın enerjisini taşıyor ne de olsa...
* Anlamsız bir yazı oldu, birkaç nebze de sıkıcı,-kendimden daha iyisini beklerdim ama olmadı- ne yapalım ödev...
Gün 6. “Mutfakta penceremin önünde duruyorum…” Başlangıç cümlesi bu, gerisi serbest...
Mutfak penceremin önünde duruyorum. Birkaç apartman, biraz gökyüzü, bazen birkaç martı, arasıra aspiratör çıkışına yuva yapan bilmediğim küçük kuşların kuyrukları... Onlar yuva yapınca, her ne kadar bir ilgisi olmasa da aspiratör kullanmıyorum sesinden korkmasınlar diye. Söylediğim kişiler o çıkışı kapat, yuva yapamasınlar, deseler de; ben, bu yuvanın, o ilk sabah cik-ciklemelerinin bir hediye olduğunu düşünüyorum bize. Bunca ev, bunca hayat içinden benim gediğimi seçmişler, ne mutlu bana, diyorum. Allahım, neler yazıyorum ben! Bildiğin modern zaman Pollyanna'sı!!!
Gözümün önünde bu sevimli arkadaşlar var, bazen görmüyorum onları, bazen selamlaşıyoruz. Güzel müzikler dinletiyorum bu arkadaşlara, bazen de kendim söylüyorum :)
Bir de gözümün gördüğü ama görmemeyi dilediğim karşı apartmanda aynı katlarda oturduğumuz ve yaşlarımızın da yakın olduğunu düşündüğüm bir kadınla adam. Öncelikle, nasıl bir mantıkla, bir insanın mutfak penceresi bir başka insanın yatak odasını görür bunu anlamıyorum. Ben kahvaltı hazırlarken, o evin pencereleri temizlik için her zaman olduğu gibi açıksa, ekmek dilimlerken, omlet yaparken, çay demlerken yataklarını görüyorum ister istemez. Perdeyi çeksem ışık alamayıp ben mutsuz oluyorum. Bakmayayım desem, Türkiye kadın boy ortalamasının üstündeki boyumla mümkün değil o açıyı görmezden gelmem. Biri sizi gözetliyor diyorum içimden, uslu durun!Ve kadın her Allahın günü tüm pencereleri açıp saatlerce temizlik yaptıkça ben sıkılıyorum onun yerine. Azıcık eğlence be kadın diyorum, azıcık keyif! O da benim için, "Bu deli 24 saat mutfakta, bir doymadı gitti!" diyordur belki.
Evlerinin içini görme durumu ne kadar sinir bozucu olsa da, modumuz yüksek, enerjimiz her daim olumlu... O mutfaktan çıkan her şey, yapanın enerjisini taşıyor ne de olsa...
* Anlamsız bir yazı oldu, birkaç nebze de sıkıcı,-kendimden daha iyisini beklerdim ama olmadı- ne yapalım ödev...
Gün 6. “Mutfakta penceremin önünde duruyorum…” Başlangıç cümlesi bu, gerisi serbest...
Benim bütün pencerelerim apartmanlara bakıyor ne yazık ki :( Canımı en çok sıkan şeylerden biri.
YanıtlaSilBir reklam vardı hatırlar mısın? "Neeyy, taşınalım o zaman!" :) Çok haklısın, bazen insanı boğuyor bina görüntüsü fazlaca.
SilBence güzel bir yazi olmus
YanıtlaSilTeşekkür ederim :) Sevgiler
Sil