#Blogfırtınası26- Black Mirror

#Blackmirrorbendeniyianlatır

2013'te kitap ve film konusunda çok cömert bir yıl geçirdim. Umarım 2014'te de zaman ayırma şansım devam eder.

Bu sene içinde öyle bir dizi izledim ki 3 bölümünü izlememe karşın beni derinden etkiledi.  (Açıkçası daha fazlası var mı bilmiyorum. Lost Room gibi sadece 3 bölüm yayınlandı sanıyordum.) Neden bize anlatıyorsun derseniz, bugünün blogfırtınası konusu doğrudan bu konu ile ilişkili.

Bu üçlüde ayrı ayrı senaryolarda, aslında hep aynı konu işleniyor. Teknolojinin insanı çevreleyen yalnızlığı, insanın teknoloji karşısında çaresizliği, hayatımızı kolaylaştıran teknolojinin yan etkileri... Teknolojileşme artarken, ne kadar yalnızlaşıyoruz? Çaresizliğimizin derinliğini kitleler mi belirliyor? Ne için yaşıyoruz? Anıları taşımak mı, yoksa sildirmek mi?

İlkinde, sosyal medya etkisiyle domuza tecavüz etmeye zorlanan bir başkanı izliyoruz.

İkincisinde, gelecekte teknolojinin insanları nasıl makine haline getirebileceği ve böyle bir dünyanın nasıl olabileceğini,

Üçüncüsünde, işte o üçüncüsü, izleyin. Hepsi çok iyi ama üçüncü beni çok etkiledi. İlk sahnesinde bir iş görüşmesini görüyoruz, hani olur ya çıktığımızda anlatırken bazı anları, bakışları bir türlü hatırlayamayız, anlam veremeyiz. Bu bölümde öyle bir sorun olmadığını görüyoruz. Neden mi? İzleyin... Özellikle adam ve kadının ayrılık nedeni olacak sahneleri bizi çok etkilemişti, eşimle uzun süre bu konu hakkında konuşmuştuk.

Şu ana kadar izlediğimiz dizi/filmler arasında en ilginç ve unutulmazlarından biriydi Black Mirror. Umarım izleme şansınız olur.

*Gün 26. Geleceği hayal ettiğinizde ne görüyorsunuz? Bilimkurgudan bahsediyoruz, evet!